Çocuktum;korkularımı yenemiyordum.Sonsuza uzanan yüreğimisaklıyordum bedenimde..
Güvensizdim;kadınlardan kaçıyordum.Gençliğim ele veriyorduutangaç sevişlerimi..
Çoktum;hep sen vardın.Bölünebildikçeyeniden yaratıldığımıhissettim.
Korkuyordum;insanların belli belirsiz gülüşlerindenSeni arar oldu gözlerimAma sen hep çoktunBir o kadar çocuktun…
Yitiriyordum;Anadolu'nun en uzak şehirlerinde…Ermenistan sınırına yakınKars şehrinde,Belki de mistik bir bakışıylaAğrı Dağı'nda…Van Gölü'nde adaya adını vermişTamara için kendini feda etmişSevgiliydim aslında ben…
Bitlis'in ürkütücükar kalkmazve korku bekleyen dağlarındanGeçerken yöresel oyunuçömçe gelin'indedüşleyiverdim süliyetini…
Yitiriveriyordum;En sıcak anda Hasankeyf'de seni.Ama dağda mağarasında eşeğiyle yaşayangenç bir kürt kadınınınsıkı sıkı tuttuğu çocuğundagörüverdim seni..
Bulmaya başlamışken;Mardin'de gün batımında,Bir yandan Kasımiye Medresesi'ndeEyvan felsefesindeBir su azizliğinde yaşarken;Diğer yandan Mardin evlerine vuranakşam güneşinde yaşadım seni…
Harran'da çıplak ayaklı çocuklardansordum seni.Cevabı Türkçe veremediler..Ne ben onların dillerini biliyordum,ne de onlar benim dilimi..Bildikleri iki kelimeyi tekrar eder oldum.Sıpazdıkım ve ser çava sersera…Yüzleri güler oldu.Onlarında bildiği iki kelimeyi ben biliyordum.Hello, money.
Mübarek bir şeydin;ve baktıkça büyülendiğim;Balıklıgöl'deki kutsal sayılanbalıklar gibi…Yasaklıyordum bu yüzdenseni kendime.
Binlerce kilometre uzaktan sesiniduyar oldum,Urfa'daki telefon tellerinde…
Ama sen yoktun;En hasta anımda.Serum yerken bileKanıma giren seninhayat suyundu..
Nemrut'da batan güneşe karşı,şiirlerimi okudum.Böylece batan güneşle birliktemaddeleşiveriyordu hayalin gözümde..Bu kez yüreğim de doğuyordun.
Antep'te çarşılarda sordum;Adını, sanını;Aslında Anadolu'ydun Sen.Belki bir çoban kavalındançıkan hüzünlü ezgi;Belki yağız bir kürt çocuğununkürtçe ezgisindekidelalımındın.
Ve seni ışıkları sönükTek katlı Anadolu evinde.Sevgi odunlarını atıverip;Evin teneke sobasındaIsıtıveriyordum yüreğini…Ama sen yoktun.Bilmem bir kaç bin kilometre uzaklıkta,İstanbul'a mistik bir bakış atıp,Boğaza karşı yudumlayıvermiştin çayını…Ben de Anadolu'yu tarihinden koparıp;Yüreğime atıvermiştim.Ve sığdırıvermişti yüreğim,Hem seni hem de Anadolu'yu…Çünkü Sen Anadolu'ydun.Anadolu da SEN…