← Arşive dön

Covid-19 Sonrası Değişim ve İnovasyon

2020-05-30 15:33:50

Dönüşerek değişmenin adıdır gelişim.

Covid-19 pandemi sürecinin Dünyada sağlık başta olmak üzere, eğitim, sosyal yaşam ve tarzlar, insan psikolojisi, hukuk, siyaset ile birlikte ekonomi ve iş yaşamını da değiştireceği aşikardır. Birçok devlet adamının da belirttiği üzere artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Peki eskisi gibi olmayacak olan şeyler nedir? Ne bizim hayatımızda bir şeyler götürecek ne hayatımıza yeni şeyler getirecek ve belki de onunla yaşamaya alışmaya başlayacağız.Bunları detaylı olarak incelemekte fayda bulunmaktadır.

1. Gıda ve beslenme alışkanlıklarımız

Batı toplumlarının bir çoğunda yemek kültürü gelişmediğinden, şimdiye kadar gıdaya harcanan zaman para kadar değerli değildi. Bu şu anlama geliyor: Zaman, yemek yemek için daha değerlidir. Bu durumu düşünürken Moliere'in Cimri adlı eserinde belirttiği üzere, "Yaşamak için yemeli yemek için yaşamamalı" sözleri aklıma geliyor. Birçok Batı toplumu fast food zinciri ile hazır ve hızlı yeme kültürünü özellikle genç kitleler üzerinde bir kültür hegemonyası sağlaması, obeziteye davetiye çıkararak, bir çok kişinin başta kalpte damar tıkanıklığı, karaciğer yağlanmaları, hipertansiyon, şeker ve hatta akciğer rahatsızlıklarına yol açması ile birlikte, virütik rahatsızlıkların obeziteye yakalanan insanlarda daha olumsuz etkiye sebebiyet verdiğini Covid-19 pandemisinde gözlemledik. 1920'lerden gelen hazır ve hızlı yemek kültürü sağlıklı bir kişinin bir gün için alması gereken 2500 kalori enerjisini bir hamburger menü ile bir öğünde almasına ve kişinin ihtiyacından fazlasını vücudunda yağ olarak depo etmesine sebebiyet vermektedir. ABD'de obezite oranı %45'lere gelmesi sebebiyle Covid-19 ölümlerinde daha fazla etkilenmesi anlamına gelmektedir. Sonuç, yemek kültürünü zenginleştirmek daha sağlıklı ve daha geniş zamanlarda daha sağlıklı ve daha az yağ, tuz ve şeker oranı olan daha taze ve organik yiyecekler ile beslenmek gerçeğini bize göstermektedir.

2. Dijitalleşme

Endüstri 4.0 ile birlikte dijitalleşmenin hem sosyal hem de iş yaşamına girmesi insanların daha fazla ve daha çabuk tüketmesi anlamına geliyor. Bu tüketim aşırı hırsın ve doyumsuzluğun bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Peki dijitalleşme ile birlikte hayatımız kolaylaşırken bizlerde iş hayatından çekilecek miyiz? Belki de evet. Çünkü bizim boşalttığımız iş alanlarına yapay zeka ile birlikte robotlar yer alabilecek. Peki insanoğlu robotları üreterek kendi sonu mu hazırlıyor? Kesinlikle hayır. İnsanoğlu iş gücünde kendi boşalttığı alana robotları dahil ederken, onları yönetmede kendisi başa geçecek. Yani dijital sistemin algoritması, kurgusu, teknolojinin bakım yönetimi ve tüm sürecin liderliği. O zaman insanoğlu ne yapmalı? Kendine eğitim ve akademik anlamda hem görsel hem de işitsel yatırım yapmalı. Kariyer yolunun başında genç iş gücüne tavsiye bu noktada olmalıdır.

3. Bilgi Teknolojileri ve Kullanımı

Evden çalışmanın öneminin artması, eğitimin internet dünyasına taşınarak e-eğitim haline gelmesi ile birlikte artık yeni iletişim tarzının, zaman ve hızın paradan daha önemli bir konuma geldiğinin ifadesidir. O zaman devletin ön ayak olması ve bu konuda düzenleyici ve denetleyici konumu, bilişim teknolojilerini genç iş gücü üzerinde daha olumlu transfer sağlayacağını söyleyebiliriz. O halde web tabanlı iş gücünün sosyal medya orijinli olması insanların iletişim alışkanlıklarını değiştirecek ve insanlar bu uğraş alanının daha da derinleşip zenginleşeceğini belirtebiliriz. O halde sadece devlet değil, şirketlerin de bu alana yatırım yapması hem ülkelerin refah düzeyini artıracak, hem şirketlerin karlılıklarını artıracak hem de iş gücünün yenilenmesine ve gelişimine katkıda bulunacaktır. Şirketler ve çalışanlar için buradaki en önemli itici güç inovasyon ve sürekli gelişimdir.

4. Tarım ve Hayvancılık

İnsanoğlunun doğayı sömürmesi ve kıt kaynakları etkin bir biçimde kullanamayarak yok etmesi, Covid-19 pandemisi ile birlikte insanların "Evde Kal Sağlıkla Kal" sloganı ile yemek yemenin önemine varması, gıdanın ve bununla birlikte toprağın ve filhakika tarım ve hayvancılığın ne kadar önemli olduğunu göstermiştir. İnsanların eve kapanarak en keyif aldığı işin teknolojiyi, interneti kullanmak yanında, yemek yediğini de göz ardı edemeyiz. O yüzden pandemi sonrası tarımın ve hayvancılığın öneminin daha da artacağını söylemek yanlış olmaz. Bu yüzden sosyal devletin ve paylaşım ekonomisinin ana damarı tarım ve hayvancılık devlet destekleri ile tabana yayılmalı ve köyler modern tarım ilkesi ve desteği ile cazibe merkezi haline getirebilir. Köyleri kentlere yaklaştırma ve buradaki girişimi destekleme ve özellikle üniversite mezunu gençler içinde bu bilincin yayılması, devlet desteği ile birlikte daha hızlı, daha bilinçli ve daha organik yaşam tarzının oluşacağı aşikardır. Hatta bu konuda tecrübe edinmiş tarım ve hayvan üreticilerinin tecrübelerini genç iş gücüne aktararak hem danışmanlık yapmak suretiyle yeni bir iş alanı oluşturulması hem de genç iş gücüne yer açılması açısından önem arz etmektedir.

5.Lojistiğin Önemi

Covid-19 sürecinde, üretmenin yanında üretilenin toplumlarla buluşturulması da daha önem arz etmektedir. Bu da eve kapanan hane halklarının mal ve hizmetlere ulaşımının sağlanmasının ancak etkin, daha teknolojik bir lojistik ağı ile olacağı aşikardır. Hatta hyperloop, drone ile insansız bir şekilde lojistiğin gerçekleştirilmesi, yine lojistik sektöründeki geleneksel iş gücünü tehdit eden bir lojistik sistemini ifade ediyor. O zaman yine burada iş gücünün sürekli gelişim ve öğrenme içerisinde olması bu gelişime ayak uydurma açısından önemlidir. Buradaki tehdidi fırsata dönüştürmede, iş gücünün teknolojiyi yakalaması, sürekli gelişim ve eğitim içerisinde olması ile mümkün olmaktadır.

6. Sosyal Paylaşım veAdalet Duygusu

Yeni Covid-19 pandemi süreci ile insanın doğası gereği özünde taşıdığı paylaşma ve yardımseverlik duygusunun öne çıkacağını görmekteyiz. Özellikle gönüllü çalışmalar, burada da daha sonra kurumsal bir yapıya ve vakıf kültürüne doğru kaydığında çok ciddi anlamda iş gücü sisteminin tekrar revaçta olacağını söyleyebiliriz. Türk İslam sentezinin en güzel örneği olan 12. ve 13. yüzyıl Anadolu Türkiye'sinin özü olan Ahilik ve Lonca Sistemi modern ve çağdaş Türkiye'de günümüz koşullarına uygun şekilde şekillendirilerek vücuda getirilebilir. Bu anlamda yine başta devlet olmak üzere, şirketlere vakıflaşma ve hane halklarına gönüllü katılıma yönlenme ve esnaflaşma anlamında çok ciddi görevler düşmektedir. Ancak sadaka toplumu değil, Türk ve İslam sentezinin özü olan bir elin yaptığını diğer el görmemeli şeklinde olmalıdır.

Sonuç olarak, mevcut sosyal ve ekonomik yaşam tarzlarında taşlar yerinden oynarken değişim, dönüşüm ve inovasyonla birlikte yeni sistemde taşlar yerine yerine oturacaktır. Su akıp yolunu bulacaktır.