← Arşive dön

Gelecek Nesil...

2020-05-03 12:36:00

Her yüzyılda ve dönemde, hayatın her safhasında gelecek nesillerle ilgili öngörülerde bulunulmakta, teoriler üretilmekte ve tanımlamalar yapılmaktadır.

İnsan beyni ise her geçen yüzyıl gelişimini devam ettirmektedir. Elimizdeki telefondan evimizdeki televizyonlara kadar gelişmişliğin izlerini görmekteyiz. Peki sizce bu gelişmişlik nereye kadar gidecek!

Gelişmişlik; ki gençlerde bu daha da hızlı biliyorsunuz, bize ne avantaj ne de dezavantaj getirecek! Bize getirdikleri kadar bizden götürdükleri de olacak!

Bizden ve de gençlerden ataların dediği gibi zararın neresinden dönülürse kardır sözünde olduğu gibi daha az zararı nasıl yapabiliriz!

Gençler derler ya; kafamızda milyonlarca deli sorular…

Nasrettin hoca bir gün eşeğe ters binmiş ya işte gelecek nesil tam da öyle bir şey. Nasrettin hoca bize bu hareketi ile ne mesaj vermek istemiş acaba?Bize unuttuğumuz neyi hatırlatmak istemiş?

Buz dağının görünen kısmı çok basit esasen. Eşeğe ters binmesinin;

-Farklılık olsun diye,

-Arkasını görmek için,

-Arkadan gelenlere sırtını dönmemek için yani saygılı olmak için,

-Delilik yapayım da yüzyıllardır herkes konuşsun diye,

-Her zaman aynı şeyi yapmayın, farklı olun ki insanlar sizi ansınlar

Bunlar uzar gider. Oysa bunlar, dediğimiz gibi buz dağının görünen kısmı. Ya görünmeyen kısmında ne mesaj vermeye çalışmış?

İşte şimdi sıkı durun. Yüzyıldır bize aktarmak istediği hatta her yüzyıl değişkenlik gösterse de sabit kalan o püf nokta geliyor.

Nasrettin hoca eşeğe ters binmesi ile bize“Geçmişe takılıp kalmayın. Geçmişe takılanlar geçmişte kalırlar. Ve geçmişe takılanlar eşeğin götürdüğü yere giderler. Siz geçmişten ders alarak geleceği planlayın. Yani geçmiş tecrübelerinizle geleceği hayal ederek ve elinizdeki birçok zenginliği de kullanarak geleceğe gidebilirsiniz…” demiştir.

Şimdi gelelim gençliğe. Gelecek gençlerin ise biz ne yapmalıyız, gençler ne yapmalı?

Önce biz şunu asla unutmamalıyız. Gençlere asla ve asla bizim zamanımızdayken demeyin.Neden mi? Çünkü asla geçmişe dönemeyiz. Unutmayalım ki; biz gençlerin yüzyılında yaşıyoruz, onlar bizim yüzyılımızda değil. Yani biz deplasmandayız. Gençler bize göre daha avantajlılar. İtiraf edelim ki şimdiki gençlik bizden daha zeki ve bizden daha akıllı. Tek eksiklikleri ise tecrübeleri. Yani geleceği henüz yaşayamadıkları için gelecekte olabileceklerle de ilgili bilgisizler. Oysa onun dışında çok donanımlılar.

Gelecek nesilde de yaşamak için Hz. Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin dediği gibi;

“Bugün Ahmed benim ama dünkü Ahmed değil,

Bugün Anka benim , ama yemle beslenen kuşcağız değil…”

Kendimizi geliştirmek ve de Allah’ın bize armağan ettiği aklımızı kullanmak gerekir. Her yeni bilgi beynimizin gelişimini sağlar, dolayısıyla bizi geleceğe taşır.

Herkesin yaptığının dışında yeni bir şeyler yapmalı. Eve giderken her zamankinden farklı bir yoldan gitmeli ki yeni şeyler görme fırsatı bulalım. İşte bu bizi geliştirecektir.

Gelecek nesillere gelince. Onlar da bu formülü tabii ki kullanabilir. Onların yapması gereken bir şey daha var. O da; düştüğünde, hata yaptığında ya da köşeye sıkıştığında yerden kalkmak olmalı. Çünkü düşmek başarısızlık değildir. Başarısızlık kalkamamaktır.

Başarı gelecekte var olabilmek için geçmişten ders alıp geleceği planlamaktır.