Herkes en az bir kere dahi olsa denk gelmiştir getto kelimesine ömründe. 90lar jenerasyonun bir mensubu olarak Amerikan rap müzik türünü domine eden zenci rapçilerle özdeşleştirilen bu terim bu nedenden ötürü tanıdıktır bana. Muhtemelen benim gibi nicesinin de aşinalığının sebebi aynıdır benimkiyle.
via GIPHY
Terim, esasında 1516'da Venedik'te kurulmuş olan ve şehirdeki Yahudileri içinde yaşamaya zorladıkları mahallenin adından gelmektedir. Benzer mantıkla Frankfurt, Roma, Prag ve bir çok şehirde böylesi mahalleler kurulmuştur. 2.Dünya savaşı yıllarına geldiğimizdeyse gettolar, Almanların kentteki veya daha büyük ölçekteki bölgelerdeki Yahudi nüfusunu bir araya topladıkları bir dışa kapalı şehir semtleri halinde belirir.
1941-41 arasındaki işgal edilmiş Doğu Avrupa'ki gettolar
Amerika'daki seyrine bakacak olursak, malum göç dalgasıyla birlikte 19.-20yy'da varlığını arttırarak göstermeye başlayan gettolar zamanla etnik veya ırksal anlamda gruplaşmanın ve ayrışmanın simgesi haline gelir. Harlem bu anlamda akla gelen ilk örneklerden biridir. Hatta denilebilir ki getto denilince ilk akla gelen şey Harlem'dir. Peki nerededir? New York'taki 110.cadde ile 155. cadde arasındaki bir bölgeyi kapsamaktadır.
Hollanda'nın Haarlem şehrinden mülhem Harlem olmuştur adı. "Nasıl yani?" diye soruyorsanız anlatalım hemen: 1650li yıllarda Amerikanın bu bölgesinde Hollanda'nın hakimiyeti söz konusuydu. Tabi haliyle şimdiki New York'un adı da New Amsterdam'dı. Benzer bir mantıkla o dönem buraya atanmış valinin de aklına, şehrin bu kısmına New Haarlem (Yeni Haarlem) adını vermek gelmiş. Zamanla bugünkü Harlem diye anılır olmuş.
Çoğunlukla Afrika kökenlilerin yaşadığı bu bölgede Porto Rikalılar da yaşar ki bu sebepten ötürü bölgenin bu kısmına da İspanyol Harlem'i veya El Barriro da denilir. Fakat bu özellikleri Harlemi bilindik yapmaz elbette. Suç oranları çok yüksektir, kara para, kaçakçılık, gasp… ne gelirse aklınıza. 'Beyazlar'ın bahsi geçen caddeler içerisine girmeyi bırakın, adım atması dahi mümkün değildir. Bu, gettoların Avrupa'daki seyrinde görüldüğü gibi gelişen bir şehri tek taraflı şekillendirme gayretinden dolayı olmamıştır. Buranın sakinleri burada bir tür kendi egemenlik alanlarını kurmuşlardır. Eh, baskılanmışlık ve kısıtlamanın olduğu yerde buna karşı muhakkak bir tepki de olur. Bir çıkış yolu arar insan sonuçta.
Amerika'daki gettonun nasıl bir şey olduğunu daha iyi anlamak ve 1960'lar Amerikasını halini merak ediyorsanız sizlere "Godfother of Harlem"i tavsiye ediyorum. Peki daha ilginç ve daha bizden bir getto hikayesi duymak ister miydiniz? O zaman sizi "36 Boys"a yönlendirerek yazıma son veriyorum. Sağlıcakla kalın!