← Arşive dön

İmparatoriçe'yi Beykoz'da Ağırlamak

2020-04-26 04:25:02

13-19 Ekim 1869 tarihleri arasında, tam bir hafta süre ile İstanbul’da ağırlanan Eugénie, belki de öncesi ve sonrasındaki bütün misafirlerden daha büyük ikram, ihtiram ve iltifata mazhar olmuştur. Gerek yapılan hazırlıklar gerekse karşılama ve ikramlar açısından bir bütün olarak değerlendirildiğinde bu ziyaretin emsalleri arasındaki müstesna konumu belirginlik kazandığı görülmektedir.

Sultan Abdülaziz’in, İmparator III. Napoleon ve İmparatoriçe Eugénie’nin daveti üzerine, uluslararası sergiye katılmak için gerçekleştirdiği Avrupa seyahati (29 Haziran-10Temmuz 1867), Osmanlı ve Avrupa devlet başkanları arasındaki ilk resmî temas olması dolayısıyla önemliydi. (Davey, 1907: 30; Asuero, 2004:13). Paris’e giderken Abdülaziz’e, yatı Forbin’le Marsilya’ya kadar, Fransa’nın Babıali’deki büyükelçisi Bourée da eşlik etmişti. (Asuero, 2004: 14, 43, 73). Gezinin Fransa etabında Sultan Abdülaziz, Eugénie’yi kendi ülkesine davet etmişti. Ancak İstanbul ve Mısır’a düzenlenen seyahatin gerçekleşmesindeki asıl amaç, iç siyasi hesaplaşmaların en önemli hedeflerinden biri haline getirilerek yapılan acımasızca eleştirilerden bunalan İmparatoriçe’nin sıkıntılarından uzaklaşmasını sağlayacak farklı bir iklim arayışıydı. Böyle bir gezi, son derece hasta olan, bazen ölümüyle ilgili söylentiler dolaşan ve böbrek taşlarını aldırmak üzere kısa zaman içinde tedavi olması gereken imparatorun, bu durumunu Eugénie’den saklama isteği için de çok elverişliydi. (Yıldız, 2014; 102)

Nitekim İmparatoriçe, genel seçim kampanyasının şamatalarından, tartışmalarından ve Rochefort tarafından yayımlanmış olan 3.hakaretâmiz yazılardan dolayı maruz kaldığı yorgunluğu üzerinden atmak için Kuzeni Ferdinand de Lesseps’in, kendi desteği ile tamamladığı Süveyş Kanalı’nın açılışını yapma teklifini değerlendirmeyi daha yararlı bulmuştu (Soissons, ty: 175).

İmparator da onun gitmesi gerektiği hususunda kararlıydı. Bunu sadece, Ollivier’le hazırlanan programın tamamlanması için değil, aynı zamanda kendi gidemeyecek kadar hasta olduğu için de istiyordu. Ağustosta, artık ölümünün beklenmekte olduğu haberleri dolaşmaktaydı. Geçirmek zorunda olduğu acil operasyonun Eugénie’nin Paris’te bulunmadığı bir zamanda gerçekleşmesi gibi çeşitli mülahazalarla daha uygun buluyordu (Sergeant, ty: 327-328). Ayrıca, veliaht prens iken 1854’te ziyaret ettiği İstanbul’u, İmparatoriçe’ye oldukça övmüş olmalıydı.

Görsel: sultanabdulaziz.com

Eugénie’yi taşıyan imparatorluk yatı L’Aigle, daha önce uğradığı Venedik ve Atina’da oldukça sıcak karşılanmıştı. İstanbul’da ise Sultan, Batılı rakiplerinden daha ileri gitme düşüncesi ile misafirine çok daha fevkalade bir kutlama töreni düzenledi. İmparatorluk yatı Aigle, 13 Ekim Çarşamba günü sabah saat onda Marmara’ya girmiş; bir buçukta Çanakkale Boğazı’nı geçmişti. Saatte on beş deniz mili süratle yol almakta olan yat, öğleden biraz önce Yeşilköy önündeydi. Kaptan, bir müddet ilerleyip ilerlememe konusunda tereddüt etmiş ve nihayet, Boğaz’a giderken kendilerine rehberlik yapacak Pertev-Piyale vapurunun gelmesi için bir saatten fazla beklemişti. (Farley,1872: 72-77; Sergeant, ty: 329)

Yat, saat tam öğleden sonra ikide, Üsküdar ve Tophane’den atılan topların gümbürtüsünün ve Boğaz’ın iki tarafına toplanmış halkın tezahüratlarının birbirine karıştığı bir coşku içinde Topkapı Sarayı’nın önünden geçmişti. Çengelköy’de bir süre beklemişler; daha sonra Abdülaziz, yata çıkarak Eugénie’yi ve beraberindekileri selâmlamış ve onu elinden tutarak içinde, 200 bin Frank’a yaptırılan al gümüşten mamul bir çadır bulunan kırk çifteli kayığa yerleştirmişti. (Farley,1872: 72-77; Sergeant, ty: 329)

Yirmi bin kişilik askeri birlik, İmparatoriçe’yi onurlandırmak için toplanmıştı ve İstanbul’da geçeceği bütün yollar temizlenmiş, onarılmış veya genişletilmişti. Misafir, ev sahibiyle yirmi kayıkçının yavaşça çektiği kürekler eşliğinde ağır ağır yol alarak öğleden sonra saat üçe çeyrek kala Beylerbeyi Sarayı önüne gelmişti. Sultan, yine elinden tutarak İmparatoriçe’yi sarayın içine kadar getirmişti. (Farley,1872: 72-77; Sergeant, ty: 329)

İmparatoriçe Eugénie’nin, imparator adına Süveyş Kanalı’nın açılışını yapmak üzere yola çıkmasının ve bu bağlamda, Abdülaziz’in davetine de icabet ederek İstanbul’a uğramasının kesinleşmesi üzerine, Osmanlı devletinde kendisini en iyi şekilde karşılamak ve ağırlamak için son derece yoğun ve titiz hazırlıklar yapılmıştı. Gezi programı, Fransa elçisi Boorée’la birlikte düzenlenmiş ve Sultan Aziz, yapılan hazırlıkları yakından takip etmişti.

Yapılan çok sayıda hazırlıklar kapsamında mesela, Eugénie’nin İstanbul ziyaretinde kalacağı Beylerbeyi Sarayı’ndaki daire, Paris’teki Tuilleries sarayındaki dairesi gibi döşetilmişti (Davey, 1907: 30). Kendisine özellikle seyrettirilmek üzere hazırlanmakta olan askeri talim ve geçit törenini müşahede etmesi için gittiklerinde ikamet etmesi maksadıyla Hünkâr İskelesi Kasrı yeniden yapılmıştır. Kasrın süslenmesi işine fevkalade itina olunup sadece gerekli yerlerine döşenmek üzere 8 yüz arşın âlâ ipek kadife sipariş edilmiş ve İmparatoriçenin binmesi için oldukça zarif ve kıymetli bir sedye yaptırılmıştı. (Yıldız, 2014; 102)

Eugénie onuruna düzenlenen muhteşem ziyafet ise Cumartesi gecesi gerçekleşmişti. Sultan, sabahleyin Beylerbeyi sarayına gelerek bir müddet dinlenmiş; ardından Eugénie ile bir vapurla Beykoz’a geçmişler. Beykoz çayırında imparatoriçe ve eşrafının konuşlandığı seyir alanında yirmi beş bin askerin katıldığı geçit törenini takip etmişlerdi. İmparatoriçe ’ye bu törenin seyrettirilmesi muhtemelen, başta diplomatlar olmak üzere yabancı devlet temsilcilerine sunulan ziyafetlerdeki, yemek ve sofra kültürü vasıtasıyla devletin güç ve ihtişamının sergilenmesi (Ünsal, 2011: 50, 52, 54) olgusunun teyidine yönelik bir tutumdu. Bu davranış aynı zamanda, yönetimin tepesinde yaşanan Batılılaşma /modernleşme olgusunun sosyo-kültürel boyutundan birini de resmetmekteydi.

Gecesi, birlikte Beykoz Kasrına teşrif etmişler ve burada bütün vükelânın ve süferânın katıldığı mükemmel bir ziyafet verilmiştir. Protokolün resmî elbiseleriyle gelmelerinin istendiği ziyafet esnasında, Yuşa tarafındaki tepede konuşlanmış olan askerler çadırlarında meşaleler yakmışlar ve aynı zamanda atış talimi yapmışlardır. Aynı gece Boğaziçi’nin Anadolu ve Rumeli sahillerinde bulunan bütün salhanelerle birlikte gemilerin tamamı baştan ayağa rengârenk kandillerle donatılmış ve deniz ve karada mehtaplar yakılıp fişekler atılarak dört saat süren fevkalade bir şenlik düzenlenmiştir. (Yıldız 2014; 102-Rûznâme-i Cerîde-i Havâdis, Sayı 1260)

Sofrada kullanılmak üzere satın alınan yukarıdaki sofra eşyaları listesinden anlaşıldığı gibi, servis için kullanılmak üzere getirtilen, özellikle Saksonya ağırlıklı, Avrupa menşeli araç ve gereçler, Çin porselenlerinin yerini almıştır. Bu durum açıkça, sofra ve ziyafet kültüründeki alafrangalaşmanın en belirgin göstergelerinden biridir.

Benzeri şekilde, listede yer alan çorba kâsesi gibi özel işlevli sofra takımı parçaları, Avrupa sofra adabının Osmanlı saray seçkinleri üzerindeki etkisini yansıtmaktadır. Nitekim bu aksesuarlara muvazi olarak II. Mahmud’la başlamış bulunan, ayrı bir yemek odasında, bir masanın etrafına dizilmiş sandalyelere oturarak ve çatal bıçakla yemek yeme alışkanlığı, 1860 sonrasında Saray ve çevresiyle yaygınlaşmaya başlayacak ve daha sonra şehrin diğer semtleriyle taşraya yayılacaktı. Böylece, Alafranga/Avrupai sofra ve servis adabı, Avrupa gastrnonomi dünyası üzerindeki hâkimiyeti dolayısıyla Fransız mutfağı ekseninde güçlenmesine devam edecek; bu konuda padişahlar ve yöneticileri öncülük görevi üstlenmiş olacaktı (Samancı, 2008a, s. 216; Samancı, 2008b: 317; Ünsal, 2011: 101, 112).

İmparoteriçe’nin İstanbul’a gelişi ile birlikte Osmanlı- Avrupa devletleri arasında birkaç yıl önce başlayan diplomatik ilişkiler çerçevesinde önem arz ettiği görülmektedir. Osmanlı döneminde sayfiye alanı olarak kullanılan Beykoz yabancı devlet erkânının ağırlanmasında önemli bir yer teşkil ettiğini görmekteyiz.

KAYNAKÇA:

Davey, Richard. The Sultan and His Subjects. Londra: Chatto and Windus, 1907 Asuero, Pablo Martin. Mavi Sütunlu Saray. Çev.Yıldız Ersoy Canpolat. Ankara: Dost, 2004. Yıldız, Mehmet. Milli Folklor Dergisi, Yıl:26, Sayı: 102 Soissons, Guy Jean Raoul. The True Story of Empress Eugenie. New York: John Lue Company Sergeant, Philip W. The Last Empress of the French. Philadelphia: J. B. Lippincott Co., Farley, James Lewis. Modern Turkey. London:Hurst and Blacknett, 1872. Ünsal, Artun. İstanbul’un, Lezzet Tarihi. İstanbul: NTV, 2011 Samancı, Özge. “İmparatorluğun Son Döneminde İstanbul ve Osmanlı Saray Mutfak Kültürü.” Türk Mutfağı, (ed). Arif Bilgin ve Özge Samancı. Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı, 2008a, s. 199-218.