← Arşive dön

İvan İlyiç’in Ölümü - Tolstoy

2020-05-17 15:50:52

Tolstoy'un Hayatı:

Tolstoy, 28 Ağustos 1828’de ailenin dördüncü çocuğu olarak dünyaya gözlerini açtı. 26 Nisan 1831’de henüz üç yaşındayken, annesinin ölümüyle öksüz kalmıştı. Otuz altı yaşındaki babası annesinin ölümü ile öksüz yavrularına halalarını vasi tayin etti. Tolstoy’u küçük yaşlarda alıp büyüten Tatyana ve Aleksandra haladan da etkileneceği aşikârdır.

Bir yandan özel hocalarla Fransızca ve Almanca dersleri, diğer yandan halalarının din dersleri ve sosyeteye yaraşır davranışlara ait konular üzerinde durdular titizlikle.

Tolstoy sekiz yaşına geldiğinde babası artık onların ciddi bir eğitim alma zamanının geldiğini düşündü ve çiftlik hayatını bırakıp Moskova’ya taşındı.

Tolstoy henüz dokuz yaşındayken, 1837 yazında babası bir cinayete kurban gitti. Bir seyahat esnasında, uşağı yanındaki para için onu zehirledi. Böylece, Tolstoy daha çocuk denecek yaştayken babasını da kaybederek kalbindeki öksüzlük yarasına bir de yetimliğin darbesi indi.

1840 yılına kadar çiftlikte kaldılar. O yıl Rusya’da müthiş bir kıtlık ortalığı kasıp kavuruyordu. 1841 yılı sonbaharında ölen Aleksandra hala onları Tatiana halaya bıraktı ve yeni vasi onları kocasının yaşadığı Kazan şehrine götürdü.

Eniştesinin davranışlarındaki kötü örnekler Tolstoy üzerinde derin bir tesir bıraktı ve onun hayatına yön verdi. Delikanlılık çağına henüz girmiş Tolstoy şimdi Fransızca konuşan, kıyafetlerine aşırı derecede özen gösteren, uzun tırnaklı bir zamane züppesiydi.

Tolstoy oldukça büyümüş ve 1844 yılında Kazan Üniversitesinde Doğu dilleri okumaya başlamış; ancak kendisini tamamen eğlence, dans, içki ve kadına kaptırmış olarak geçen bir yılın ardından sınıfta kalmış ve okulu bırakmış. 1845’te girdiği Hukuk Fakültesini de tamamlamayıp 1847’de kovulmuştu.

Hatıra defterindeki 3 Temmuz 1851 tarihli sayfada ‘’Yarın büyük bir roman yazmaya başlayacağım.’’ notundan ‘’Çocukluk’’ adlı ilk eserine bu tarihlerde başladığını sanıyoruz. 1852 yılında tamamlanan bu eseri ‘’Çocukluğumun Tarihçesi’’ adı ve ‘’L.N.’’ imzasıyla o dönemin en meşhur dergilerinden ‘’Sovremennik’’ dergisinde basılmak üzere dergi müdürü şair Nekrasov’a gönderdi ve ‘’Çocukluk’’ o yılın Eylül ayından itibaren bu dergide yayımlanmaya başladı. Kimin tarafından yazıldığı bilinmeyen bu hikâyeyi eleştirmenler çok iyi karşıladılar. Eserin Tolstoy’a ait olduğunu öğrenen Nekrasov dönemin meşhur yazarlarının aldığı telif ücretlerinin ödeneceğini bildirdi Tolstoy’a. Henüz yirmi üç yaşındayken yazdığı ilk eserle kendini tanıtan Tolstoy usta yazarlar arasında yerini aldı böylece.

20 Kasım 1910 yılında Tolstoy’un yakın dostu, meşhur Piyait Goldenweiser, Tolstoy’un evindeki odasının penceresini açıp, 06:05’deki haberi bekleyenlerine ulaştırmasıyla birlikte Tolstoy hayata gözlerini yumdu.

a-) İvan İlyiç’in Ölümü'nü Şekil (Biçim) Yönüyle İnceleme:

Romanın Adı: İvan İlyiç’in Ölümü (Смерть Ивана Ильича, Smert' Ivana Ilyicha)

Romanın Yazarı: Kont Lev Nikolayeviç Tolstoy

Romanın Basıldığı Yer ve Tarih: 1886 yılında Rusya’da yayımlandı.

Romanı Basan Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları

Romanın Sayfa Sayısı: 100

b-) İvan İlyiç’in Ölümü'nü İçerik (Muhteva) Yönü ile İnceleme:

1-) Kişi (Şahıs) Kadrosu:

a-) Asıl Kişiler:

İvan İlyiç, Praskovya Fiodorovna Golovin

İvan İlyiç:

Ruhsal Betimleme: Yetenekli, neşeli, cana yakın, görevleri konusunda keskin ve tutarlı, çevresine uyum içinde iyi yetiştirilmiş bir beyefendi.

Praskovya Fiodorovna Golovin:

Fiziksel Betimleme: Çirkin sayılmayan, kısa boylu, şişman bir kadın.

Ruhsal Betimleme: İyi yetişmiş, cana yakın, aklı başında ve tam olması gerektiği gibi bir kadın.

b-) Yardımcı Kişiler:

Fiodor Vasilyeviç, İvan Yegoroviç, Piotr İvanoviç, Alekseyev, Vinnikov, Ştabel, Şabek, Şvartz, Gerasim Skolov, Volodya, İlya Yefimviç Golovin, Baron Greff, F.S.İlyi.

Gerasim Skolov:

Fiziksel Betimleme: Bembeyaz dişli, eli yüzü düzgün bir delikanlı.

Ruhsal Betimleme: Şehir yemekleriyle büyümüş temiz bir köy delikanlısıydı.

c-) Kişiler Arasındaki İlişkiler:

Praskovya Fiodorovna Golovin, İvan İlyiç’in karısı. Fiodor Vasilyeviç, İvan Yegorov, Piotr İvanoviç, Alekseyev, Vinnikov ve Ştabel İvan İlyiç’in meslektaşları. Fiodor Vasilyeviç ve Piotr İvanoviç İvan İlyiç’in yakın arkadaşları. Şabek, Piotr İvanoviç’in arkadaşı. Ştabel, Piotr İvanoviç’in iş arkadaşı. Gerasim Skolov evin uşağı. Volodya, İvan İlyiç ve Praskovya Fiodorovna Golovin’in kızı. İlya Yefimviç Golovin, İvan İlyiç ve Praskovya Fiodorovna Golovin’in oğlu ve gizli encümen üyesi. Baron Greff, İvan İlyiç’in kız kardeşinin eşi. İvan İlyiç’in bir tanıdığı.

2-) Olayın (Vakanın) Özeti:

Ailenin ortanca çocuğu olan İvan İlyiç, Hukuk Fakültesini onuncu dereceden memur olarak bitirir ve St. Petersburg’dan sorgu yargıcı olarak atanır. Atandığı yerde tanıştığı Praskovya Fiodorovna ile birbirlerine duydukları çekim İlyiç’e evliliği düşündürür. Praskovya Fiodorovna’nın kendisine duyduğu alaka ve varlıklı bir ailenin kızı olması, İlyiç’in evlenmesi için geçerli bir sebeptir. Böylece İvan İlyiç ve Praskovya Fiodorovna evlenirler. Evliliğin ilk ayları bu çift için çok büyülü geçse de zamanla Praskovya Fiodorovna’nın kıskançlıklarıyla evlilikleri gitgide çekilmez bir hâle bürünecektir. Kendisini tam anlamıyla işine adayan İlyiç, bir gün iş yerinde uğradığı haksızlıkla hayatın ilk darbesini yer ve insanların kendisine bu durumdayken hiçbir şey olmamışçasına davranmasına anlam veremez. Oysa insanlara en çok şu sıralarda ihtiyaç duymaktadır.

1880 yılıydı ve İlyiç’in en zor geçen zamanlarıydı. Herkes onu gül gibi geçinip gidiyor zannederken o, içten içe kendisine yapılan haksızlıkları, karısının dırdırlarını ve içinde bulunduğu ekonomik kriz ile boğuşuyordu. Bir gece hiç uyumadan verandayı bir aşağı bir yukarı adımlarken aklına kendisine bu olanları reva gören kişilerden intikam almak gelir ve ertesi gün Petersburg’a gitmek üzere yola çıkar. Yolculuk esnasında karşılaştığı F.S.İlyi iş yerinde oluşan bir değişiklikten bahseder ve bu İlyiç’in hayatını adeta değiştirir çünkü artık Yargıçlar Kurulu üyesi olacaktır. Bu âni ve yeni haber aynı zamanda hayatlarına hem yeni bir ev, hem de eşiyle bugüne dek hiç yaşamadıkları huzuru katmıştı. Taşınacakları kentteki evin düzene girmesi gerekiyordu ve bu yüzden İvan İlyiç eşi ve çocuklarından önce düzeni sağlamak amacıyla yeni evlerine gitmişti. Duvar kağıtlarından mobilyalara, mobilyalardan antika eşyalara kadar hepsini kendi eliyle seçti. Çocuklar gibi şendi ki bir gün merdivene çıkarken ayağı kaydı ve pencerenin çerçevesine takılıp sol böğrünü yaraladı fakat bu durumu önemsemedi. Ailesini istasyonda karşılayarak eve getirdi. Her şey yavaşça düzene girmekteydi lakin bir şey eksik gibiydi. O sıralarda yeni kişilerle tanıştılar ve bu eksiklik tamamıyla geride kaldı. Gün geçtikçe İvan İlyiç’te bir halsizlik, ağız kuruluğu, huysuzluk ve ağrı nüks etmeye başlamıştı, haliyle karısıyla araları da bozulmuştu. Bu rahatsızlığına bir çare bulmak kastıyla gitmediği doktor da kalmamıştı fakat doktorlar ne yazık ki derdine derman olamıyorlardı. Artık onun için ölüm kaçınılmazdı. Durumun bu denli vahim olmasına rağmen eşi ve çocukları, etrafındaki insanlar bunu göz ardı ediyorlardı ya da etmek istiyorlardı. Her ne olursa olsun bu davranışlar İvan İlyiç’e çok yapmacık geliyordu.

Son günlerinde ölüm fikrine iyiden iyiye alışmıştı, düşündüğü tek şey ise hayatını verimli geçirip geçirmediğiydi. Önceleri kendini hayatı verimli geçirdiğine dair telkin ediyordu fakat ölüm bir çığ gibi yaklaştıkça gerçekten de verimli geçirmemiş olduğu gerçeği gün gibi yüzünü aydınlatmaktaydı. Bu gerçekle yüzleştikçe herkesten nefret ediyor ama bir o kadar da etrafındakilere acıyordu. Artık tek gayesi çevresindekilere yük olmamak için hayata gözlerini yummaktı. Nihayetinde öyle de oldu, İvan İlyiç kırk beş yaşında Yargıçlar Kurulu üyesi olarak ölmüştü.

3-) Olayın Geçtiği Yerler (Mekânlar):

Rusya’nın St. Petersburg kentinde geçmektedir.

4-) Zaman:

Yazar, İvan İlyiç’in kırk beş yıllık hayatını ele almıştır.

5-) Anlatıcının Bakış Açısı:

İlahi (Tanrısal, Hâkim) Bakış Açısı.

6-) Dil ve Anlatım Özellikleri:

Öyküleyici Anlatım Türü.

7-) Dil ve Üslup Özellikleri:

Akıcı.

8-) Romanın Türü:

Uzun Öykü.

9-) Romanın Konusu:

Bütün hayatını varsıl sınıfa dahil olabilme hayali ve çabasıyla geçiren bir adamın ölüm döşeğinde bütün yaşamını sorgulaması.

10-) İvan İlyiç’in Ölümü Kitabı Hakkında Bilgiler:

Tolstoy 1884- 1886 yılları arasında yazdığı bu romanda insanoğlunun ölümle ilişkisini inceler başkahramanı İvan İlyiç’in şahsında. Roman boyunca ölümü kurcalayarak kendi iç çalkantı ve gel- gitlerini sunar okuyucuya. Son derece çarpıcı bir anlatımla, hasta bir insanın ruh hâlini serer gözler önüne.