Geçtiğimizhafta Karagöz yazımızda Cin bahsine değinmiştikbu hafta kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Karagöz ve Hacivat Oyunlarında Doğaüstülük ve Olağandışılık
Cazular oyununda, Çelebi ve Zenne birbirini seven iki âşıktır. Çelebi ve Zenne’nin anneleri cadıdır. İlk önce Zenne annesine giderek Çelebi’yi çarpmasını söyler. Zenne’nin annesi Azraka Banu, Çelebi’yi çarparak kaz şekline sokar. Daha sonra Zenne Çelebi’nin bu halini görüp üzülür, annesine rica ederek onu eski haline getirtir. Bu işe çok kızan Çelebi de annesi Nakayi Cazu’ya gider, kendisine yapılanları anlatarak Zenne’yi çarpmasını söyler. Nakayi Cazu Zenne’yi çarparak onu eşekbaşlı yapar. Çelebi sonra annesine başvurarak Zenne’yi eski haline getirtir. Karagöz, hem Zenne hem de Çelebi çarpıldığı zaman onların üstlerine çıkıp yüzlerine tükürmüştür. Buna çok kızan Çelebi ve Zenne annelerine giderek Karagöz’ü çarpmalarını rica ederler. Cazu gelip Karagöz’ü eşek şekline koyar, Hacivat Karagöz’ü kurtarmaya çalışırken duayı yanlış okur ve kendisi de çarpılıp keçi şekline girer. Hacivat sonrasında duayı doğru okumayı başarır ve ikisi de eski hallerine geri dönerler.
Kültürümüzde Şamanizm’in bir uzantısı olarak yer alan, doğada gizli güçler bulunduğu, iyiliği çekmek ya da kötülüğü kovmak için bunlarla ilişki kurulabileceği düşüncesine dayanan büyü (Büyük Larousse. Büyü. İstanbul, Cilt 4, s. 2060), bu oyunda Cazuların büyü yaparak Zenne ve Çelebi’yi hayvan başlı bir biçime dönüştürmesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Şamanizm’de büyücülük, ruhsal liderin, şamanın göreviydi. Şamanlık çok kutsal ve önemli, herkesin ulaşamayacağı bir mevkiiydi. Ancak İslamiyet’in kabulüyle beraber büyü, nazar, fal gibi inanışlar Tanrı’ya şirk koşmak addedilerek yasaklanmıştır. Kuran’da Felak suresinin 4. ayetinde şöyle der:“De ki: Yarattığın şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden… Rabbine sığınırım.”
(Sevin)
Gölge oyunu, geleneklerin yediden yetmiş yediye tüm halka öğretilmesi amacını da barındırdığından “büyü” gibi inançlar, izleyenlere kötü olarak gösterilerek ötekileştirme amacı güdülmüştür. Ancak İslam inancına sahip ülkemizde, dinen kesinlikle yasak olmasına rağmen yüzyıllardır büyü ve büyücülüğe olan ilgi azalmamıştır.
Oyunlardan örneklendirme yapacak olursak; Kanlı Kavak oyununda, Hacivat perdeye getirilen kavağın cinli olduğunu ve kendisine zarar verenleri çarptığını söyler. Kavağın dibindeki çeşmeden su içen Karagöz, aklından kötü şeyler geçirdiği için çarpılır. Bu sırada Aşık Hasan ve oğlu da oraya gelirler. Cin çocuğu kaçırır ve babasının yalvarmaları üzerine onu serbest bırakır. Bu arada Hacivat’ı da çarpan cin, sonunda ikisini de eski haline getirir. Oyun, Karagöz’ün ağacı kesmesi, yılanı öldürmesi ve kaçmasıyla son bulur. (http://www.karagoz.net/ kanlikavak.htm, Erişim: 12.11.2016)
Bu oyunda bahse konu olan Vakvak Ağacı, Şamanizm’deki ağaç kültünden beslenmektedir. Şamanizm’de canlı ya da cansız bütün nesnelerin; ağaçların, ormanın, dağın, suyun iyi veya kötü bir ruhu olduğuna inanılmaktaydı. Ağaç, kökleri ve gökyüzüne uzanan dallarıyla hayatı ve ölümsüzlüğü simgelemektedir. Türk Şamanların kutsal saydığı ağacın işlevini Eliade şu şekilde açıklar:
Bir ağaç hiçbir zaman yalnızca kendisi için kutsallık kazanmaz, her zaman onun aracılığıyla “ortaya konulan”, “anlamlandırıldığı” ve “simgelediği” şey adına bir tapıma sahip olur. Büyülü ya da şifalı ağaçlar, etkilerini mitolojik bir ilk örneğe borçludurlar. (Eliade)
Günümüzde, istenmeyen bir olay olduğunda ya da olması düşünüldüğünde kötülüğü uzaklaştırmak için tahtaya 3 kez vurmak geleneği, ruhu olduğuna inanılan ve kutsal sayılan ağaç inanışının bir uzantısı olarak karşımıza çıktığını görmekteyiz. Bugün bazı yörelerde kökeni Anadolu’nun yerli tabiat ana kültüne dayanan dilek dilenen, mendil bağlanan ağaçlar da mevcuttur. İslam minyatür geleneğinde rastlanan çeşitli yaratıklardan tek bir yaratık yapmaya, göstermelik denilen gölge oyunu dekorlarında rastlanmaktadır. Kanlı Kavak oyununda yer alan Vakvak Ağacı gibi betimlemeler, Firdevsi’nin Davetname ve Falname isimli eserlerinde görülen olağanüstü yaratıklara benzer özellikler taşımaktadır (And).
Ortaçağ Anadolu Türk mimarisinde ağaç dal ve yapraklarına eklenen insan veya hayvan başları ya da figürlerinden oluşan bezemelere sıkça rastlanmaktadır. Kaynağı Şamanizm, eski Türk dini, on iki hayvanlı takvim, burç hayvanları veya Türk mitolojisinde yer alan hayvanlarla ilişkilendirilen “Vakvak Üslubu” adı verilen bu bezeme stilinin öngördüğü; yarı insan yarı hayvan yaratıklar, bu oyun sırasında Vakvak Ağacı, Hacivat, Karagöz ve oğlunda adeta görselleşmiştir.
Yazıcı oyununda, karısı iş güç sahibi olmadığı için Karagöz’ü eve almaz. Bunun üzerine Karagöz iş aramaya koyulur. Hacivat, yazıcılık yapmasını söyleyerek elindeki bir dükkânı Karagöz’e verir. Çelebi, dükkâna gelerek bu dükkânın tekin olmadığını söyler. Hacivat geldiği zaman Karagöz, ona Çelebi’nin söylediklerini anlatır. Hacivat bunun asılsız olduğunu, şayet cin falan gelirse ona öğreteceği duayı okumasını tembihleyerek gider. Cin gelir, Karagöz’e gözükür ve Karagöz korkudan bayılır. Hacivat gelince duayı birlikte okurlar. Cin Karagöz’ün başını tekmeler, Karagöz de duanın tesirsizliğinden dolayı Hacivat’ı döver.
Haftaya kaldığımız yerden devam edeceğiz. Görüşmek üzere, sağlıcakla kalın!
Kaynakça
Büyük Larousse. Büyü. İstanbul, Cilt 4, s. 2060 Mircia Eliade (2003). Dinler Tarihine Giriş, İstanbul: Kabalcı Yayınevi Metin And, Dünyada ve Bizde Gölge Oyunu, İş Bankası Yay. Ankara. 1977 Metin And Geleneksel Türk Tiyatrosu Kukla, Karagöz, Ortaoyunu, Bilgi Yay. Ankara 1969 Nureddin Sevin, Türk Gölge Oyunu, M.E.B. İstanbul, 1968