← Arşive dön

Nereden Nereye

2020-05-31 18:03:56

Sık sık büyüklerimizden ya da bizlerle tecrübelerini paylaşanlardan duyarız “ne oldum deme ne olacağım de” diye. Bunu iş hayatından özel hayata kadar her alanda söyleyebiliriz.

Eminim ki etrafınızda buna örnek birçok vaka görmüşsünüzdür. Şahsen ben 51 yaşıma kadar bunu birçok defa gözlemledim. Hatta daha fazlası iyiliğin de kötülüğün de karşılıksız kalmadığını da gördüm. Belki de ben Allah’ın şanslı kullarından birisiydim. Görmeye niyetlenirseniz ve sabrederseniz siz de görebilirsiniz...

Bu bağlamda hayatta elde ettiğiniz şeyleri düşünecek olursanız birçok şeyin olduğunu görürsünüz. Ev, araba, şan, şöhret, makam vb gibi…

Peki bunlar ne zamana kadar siz de olacak? Sizce yaradan bunları neden sizin elde etmenizi sağlamıştır?

Yüce Yaradan’ın bize seslendiği gibi; “ilmi isteyene, serveti dilediğime veririm…”.

Demek ki yaradan bize makam, şan, şöhret ve servet verdiğinde bizim onları nasıl kullanacağımız da önemlidir. Düşünsenize; tüm bu dünyalıklar şimdiye kadar kime kalmış, kim götürmüş bu dünyadaki servetini, eşini, dostunu, evladını…

Tabii ki hiç kimse... Kişinin sadece kendisi ve yaptığı iyilik ve kötülükler yanında gitmiştir. Bir an hayal edin. Çok lüks bir semtte eviniz, çok pahalı bir arabanız ve yurt dışında okuttuğunuz evlatlarınız var.

Peki, bu nereye kadar sürebilecek ve sonunda ne olacak?

Sanırım bu soruların cevabını benden daha iyi biliyorsunuz. Yüzyıllar önce bu vasıflara sahip belki de binlerce insanoğlu vardı ve hiçbirini de şu yüzyılda tanımıyoruz.

Şimdi de yüreğinde insan sevgisi olan ve az ile mutlu olan, aldığı nefesin mutluluğunu yaşayan birisini düşünün.

Yardıma ihtiyacı olan birisine destek olduktan sonra onun gözlerindeki ışıltı ve yüzündeki mutluluğu hiçbir şeyle ölçemezsiniz. Bu da birçok kişiye nasip olmaz.

Hz. Mevlana Celaleddin Rumi’nin dediği gibi; "öyle insanlar vardır ki ömrü boyunca uyurlar. Uyandıklarında çok geç olabilir…”

Bir an Yunus Emre’yi düşünün. Ne serveti, ne makamı, ne de eş ve çocukları vardı. Lakin hala içimizde yaşamaktadır. Peki sizce Yunus Emre neden hala içimizde?

Belki de biz basit olmayı çok yanlış anladığımız için bir anda bulamıyoruz.

Yunus Emre;“yaradılanı sev Yaradandan ötürü..”sözünü sadece söylememiş, onu tüm hücrelerinde hissetmiştir. Belki de bu yüzyıldaki insanoğlunun en büyük yanlışı da budur. Yani sözlerinin ve eylemlerinin farklı olması.

Oysa Hz.Ali de bize bunu yüzyıllar öncesinde hatırlatmadı mı?

Gerçek Müslümanın sözü ile özünün aynı olduğunu, yani söylemlerinin ve eylemlerinin bir olduğunu söylemedi mi!

Esasen mutlu olmak çok zor değil. Küçük şeylerle mutlu olabiliyorsan, söz verirken iyi düşünüp tutabiliyorsan, her başarısızlığın ardından bir hayır olduğunu, insanların yüzlerindeki mutluluğu görebiliyorsan, aldığın nefesin ne kadar değerli olduğunu düşünebiliyorsan işte o anda senden daha mutlusu yok demektir.